değil tabii ki.

peki nasıl oluyor? görüntü kesintisiz devam ediyor gördüğüm kadarıyla.

yani ona bakarsanız filmlerde de kesintisiz görünen sahneler kaç parçada, kaç defada çekiliyor. yapılamayacak bişey değil yani.

gerçek olma ihtimali var diyordum ki yere çarpmanın tek yan etkisi olarak mal bir sırıtma görünce adamda vazgeçtim...

her seyi gectim sese dikkat et, adamin ayak sesi cok net duyuluyor, mikrofon net aliyor her sesi, ama herif betona dustugunde 1 desibel ses bile yok. guzel yapmislar ama emege saygi.

Yere tahta gibi düşer mi hiç bir insan? Adam aynen tahta gibi düşüyor. Direkt yalan.

15-16. snler montaj gibi..

gerçek tabi ki.
var böyle 25 metreden kendini kafaüstü çakıp yürüyüp giden adamlar.
benim halaoğlu var mesela. ama o 10 metre yapabiliyo en çok.
başağrısı yapıyomuş çok.

bence de gerçek. patricia teyzem 20 katlı binadan atladı ve ölmedi. üstüne de bir çek aldı. şimdi cayman adalarında yaşıyor.

Bunun daha yaratıcısı vardı sanki

(bkz: muk kemmel bir atlayis)

heroes'daki claire ve bu videodaki abi. bu ikisi disinda yapabilen yok dunyada.

sanıyorum, bu olay türkiyede gerceklesmemis. eger öyle olsaydı, yaslı teyzelerimizin ''aman evladım yapma'' kendini bilmez genclerimizin ''anlatsana nan mınakodumunun cocugu'' gibi kelimeleri duyma ihtimalimiz bir hayli yüksek olurdu sanırım,
binanın üzerinden atlaması ve yere cakılması arasındaki gecen sürede, cansız manken gibin duruyor, ayrıca etrafında videoyu ceken kisiden baska kimseyide göremedim. tamammen, cesitli hilelerle sanal ortama yansıtılan bir gosteri.

ehheh. elemanlar iyi uğraşmışlar bunun için. greenbox/bluebox ile yapmışlar. çok canları sıkılıyodu heralde.

her şeyden geçtim, direk beyninin dağılması lazımdı.

(bkz: macera tüneli)

ilkokul çalışma kitaplarında bulunan alıştımalardır onlar

(bkz: choose your own adventure)

amma cok soruluyo bu aralar bu soru : ) ben de bi tane edinsem mi ne yapsam.

zaten oyun oynamak istiyorsan xbox360 ya da ps3 alıcaksın. heba olma durumuna gelince gayet güzel oynarsın bir sorun yaşamadan.

ps3'ten uzak dur, alacaksan xbox360 al.

ha ben olsam yine pc alırım o paraya ayrı konu.

ps3'ten niye uzak duruluyor anlamadim.
bir sey yaziyorsaniz insanlara, sebeplerini de sunsaniz biz de faydalansak?

oyun fiyatları yüzünden. xbox360 oyunlarını korsan temin etmek çok kolay, rapidshare torrent falan yardımcı oluyor.

ekonomiklik olarak xbox360 daha iyi duruyor sanirim bide oyunlarin grafikleri ve oyun cesitliligi acisindan ps3 ile xbox360 kafa kafaya gelir mi? ornegin bende psp var toplasan 5 tane oyun var oynadıgım,hepsini oynadim bitirdim aleti bıraktım bi kenara diger 100lerce oyun bana hitap etmiyor diyebilirim..

xbox360 da gayet iyi grafiklere sahip, bütçeniz bir sorun ise xbox alın. (online oyun çok köreliyor gerçi xbox360 da hem paralı hem de korsan oyunlarda ban tehlikesi olduğundan)

ps3 online olarak bedava, ama her oyun orjinal olmalı. (grafikleri son çıkan oyunlarla daha iyi olmaya başladı xbox360'dan kanımca)

iki konsolun da exclusive oyunlarına bak, hangilerini daha çok seviyorsan onu al. exclusive olmayanları ikisinde de temin edersin, grafik farkı olmuyor nasıl olsa.

tamam xbox360 ın oyunlarını korsan temin etmek kolay, ama xbox live'ına para vereceksin filan. sonucta legal takilmak daha iyi. ps3 bir oyun konsolu olmasının yanı sıra bluray okuyan bir media center. onu da hesaba katinca daha hesaplı bence. ayrica sendit.com dan filan gayet ucuza gelebiliyor ps3 oyunları da

xbox360: ısınma sorunu var(mış).oyun seçeneği fazla onlineda sorun çıkarıyor.
ps3:oyunları çok pahalı ve 1500ytlye tv parası falan kurtarmaz
pc:en rahatı toplayın iyi bir pc rahat rahat oyun dünyasına atılın

second life

bir benzeri (henuz beta olan ve az gelismisi) playstation 3 sahipleri icin
(bkz: playstation home)

22 yasındayım ve kullandım iki kere. öncelikle şunu söyliyim performansın o kadar artıcak ki, resmen oha falan olucaksın. eğer eminsen bu performansı partnerinin kaldırabileceginden, o zaman hiç bir sorun yok çünkü en son partnerim sürekli durmak istemişti. harbiden mucize bir ilaç, iki orgazm arasındaki süre 0 a iniyor ve dokuza kadar da yolu var aralıksız. böyle bir şey işte.

iyiymiş o zaman, reçeteli satılmıyor di mi? eczaneye girip alıcaz o kadar

yok direk eczaneden alabilirsin fiyat da ikili tablet 38 lira. ama değiyor yani.

bu cialis'in kalp krizi riski olmadigina dair bir garanti var midir? eli pipisinde gitmesin gencecuk insanlar? bi şettiriverin memedalibey.

arkadas misiniz siz? yoksa hepiniz bir misiniz? boyle hepiniz internet kullanicisi, birbirinize paslar falan.

reklam kokan hareketler bunlar.

@ fdegir

bence bunun sebebi eksi sozluk yazarlarinin boyle bir seyde isminin gecmesini cok istememesidir. kimbilir bu arkadaslar da belki gercek nicklerini kullanmadan yazmislardir.
cinsellikle alakali seylerde genel durum bu.

bu tarz erektil disfonksiyon ilaçlarını kullanırken, eğer normalde böyle bir sorununuz yoksa, yarım doz almanızı tavsiye ediyorlar. neticede bu ilaçlar, hiç erekte olamayan insanlar için üretilmiş ilaçlar. bunu göz önünde bulundurarak hareket etmenizi tavsiye ederim.

eksi duyuruda 3 kez sordum bunu cevap gelmedi. aradiysaniz basliklari gormusunuzdur.
kulaktan calin mecbur :)

bakmadim ama bunlar yardimci olur sanirim,

www.tond.org.tr turkiye organ nakli dernegi

tr.wikipedia.org

organ nakli oldum. toplmada 6 ay hastanede organ bekledim. hicbir asamada biri olse de organlari olse de ciksam suradan diye beklemedim. etrafimda benim durumumda onlarca insan vardi, hicbirimizin agzindan boyle bir laf cikmadi. hicbirimizin yakini boyle dusunmedi. hicbirimiz oturup haberlerdeki trafik kazalarini izlyip organ beklemedik. hastanede yataken ogrendiklerimden biri de olume yaklastikca bilgelesmen. bunu kendim icin soylemiyorum, organ bagisi bekleyen cocuklarin karakterlerindeki degisimleri biribir gozlemledigim icin soyluyorum. bu adil olmayan suclamayi haketmiyorlar. uc numaradaki gibi dusunulecegini dusunuyor olman beni savunmaya gecirdi. demek isterdim ki vermezsen verme kardesim, zaten boyle dusunuyor isen yaptigin iyiligin de bir anlami yok, fakat benim boyle soylemek icin tuzum kuru.

öncelikle bağışlamış olmanın pratikte bir anlamı yok
yani öldüğünde annen veya baban buna karşı çıkarlarsa yapacak bişi yok bir nevi vücudun onlara kalmış miras gibi düşün.
tam tersi ise sen bağışlamamışın ama annen baban senin organını bağışlayabilir. bu da illginç tarafı.
senin bağışlamış olman sadece öldükten ssonra geride kalanlar için "vah yavrım şöle şöle organlarımı bağışlayın dimişdi " diyip sanki senin vasiyetinmişcesine onları harekete geçirmek için bir sebep diyebiliriz.

hemen savunmaya geçmeyin efendim. elbette organ bağışı gibi ciddi bir işte bazı şüphelerimiz olacak. haliyle daha önce ne organ bağışladım, ne organ aldım. öğrenmek için soruyorum. "böyle düşünüyorlardır" da demedim. "böyle bir sanrı içindeyim" dedim sadece. organlarımı bağışlamak istiyorum ama bu sanrıdan da kurtulmam gerekiyor. ya da organ bağışladığımın beyin ölümüm gerçekleşene kadar bilinmemesi gerekiyor. ama hiçbir organ bekleyen kişi böyle düşünmüyor olsa da, insanın kendisinin böyle bir sanrıya kapılması, bundan kurtulmak için işin doğrusunu öğrenmeye çalışması gayet normal bence.

organ bağış kartı alırken kuralları anlatmıştı görevli. organ bağış kartında bir isim ve ulaşabilecekleri bir telefon numarası belirtiyorsun. onu arayıp soruyorlar. ben bir arkadaşımın adını ve numarasını verdim. eğer gene de aileye soruyorlarsa bir çelişki var demektir.
2. soruya cevap sanırım bu: görevli, eğer organlarımı bağışlamaktan vazgeçersem kartı kırıp atmamı söylemişti. demekki bir database falan yok. olsaydı ''vazgeçersen bir organ bağış bürosuna gidip kaydını sildir'' derdi heralde.

organlarımı 18 yaşıma gelir gelmez bağışladım. çünkü ailem daha ben ortaokuldayken organlarını bağışlamıştı, öyle gördüm, öyle öğrendim, bir an bile tereddüt etmedim o yüzden. hala da fikrim değişmiş değil, organ bağışlamak için bu kadar tereddüt etmeye gerek olduğunu sanmıyorum. her şeyden önce ilk soru "organ bağışladıysan doktorlar seni öldürüp organlarını alır" oluyor, ya doktor bir başkasını yaşatmak için niye beni öldürsün ki, amaç hayat kurtarmaksa benimkini kurtarır zaten. kaldı ki organ bağışı ancak sizin yaşama şansınız olmadığında sözkonusu, beyin ölümü gerçekleştiğinde. diğeri "günah, allah bizi bütün yarattı" filan gibi dini gerekçeler oluyor, ben tanrının hayat kurtardım diye beni cezalandıracağına inanmam. ben öldükten sonra organlarım benimle toprağa girse ne olur, girmese ne olur, bir hayat kurtarabilirsem ne mutlu bana... organ bekleyenlerin "birileri ölse de biz yaşasak" diye düşündüğünü hiç bugüne dek aklıma getirmemiştim, daha çok "uygun organ çıkar inşallah" diye düşünüyorlardır bence, çünkü organ bağışlansa bile her hastaya nakledilemiyor. ölen kişi sizin yüzünüzden ölmediği için bunda bir tuhaflık olmamalı sanırım, ölüm de hayat kadar gerçek, birileri ölüyor, bu ölüm bir başkasının yaşamasına katkı sağlarsa bana sanki boşa ölünmemiş hissi veriyor. özellikle genç ölümlerde böyle hissediyorum, daha yapacak çok şeyi varken aramızdan ayrılan insanların en azından ölümüm boşa gitmedi(ölümden sonrası varsa tabi) diye düşüneceklerini varsayıyorum, ben öyle düşünürdüm en azından.
bir de en önemlisi empati, bir gün en sevdiğiniz, canınızın bir parçası olan insanın yaşaması bir organ nakline bağlı olabilir, bunu düşünüyor musunuz? kendinizi bir kez o insanların yerine koyarsanız, sanırım ki tereddütleriniz geçecektir.
organ nakli konusunda içim rahat, ola ki elimdeki belge yetmezse ailemin de tereddüt etmeyeceğini biliyorum, o açıdan da içim çok rahat...

istersen tüm vücudumu bağışladım diyebiliyorsun. bir kart veriyorlar. başına bir şey gelirse eğitim öğretim aracı olarak kullanılabiliyorsun.

3. Duyduğum kadarı ile bu durum genelde organ bekleyenleri negatif etkiliyor, yani onlar da bu durumda gereksiz bir suçluluk hissediyor hatta doku uyuştuğu halde bünye bazen takılan organı kabul etmiyor.

homeros eserleri?

Yunan ve Roma Mitolojisi - Colette Estin-Helene Laporte

Eğlenceli bir kitaba benziyor.

www.mitoloji.org

tubitak yayınlarının var bi tane. roma ve yunan mitolojisi diye.

azra erhat in mitoloji sözlüğü bir de edith hamilton un mitoloji kitabi. ikincisinin ingilizcesini okuyabiliyorsan daha iyi olur.

edith hamilton +1
(tam adı: mitologya, varlık yayınlarına ait ve ülkü tamer çevirmiş.)
(mitoloji için hocanın önerdiği ders kitabını elime bile almadan, dersi AA ile vermemi sağlayan kitaptır kendisi)

Yunan ve Roma Mitolojisi
Le Livre de la Mythologie Grecgue et
Romaine - 1987

Colette Estın - Hélène Laporte

tübitağın kitabı, renkli resimli :) gayet anlaşılır bi kitaptı

tekrar olcak ama mitologya - edith hamilton.

bende, muzik tarihi dersimde hocanin onerisi ile aldim. ama asla ders icin bir zorunlulukmus gibi hissetmedim okurken, ki daha once mitoloji ile hic alakam da olmamisti.

bulamazsaniz odunc veririm ama belli bir sureligine.

söz meclisten dışarı, uçak rötar yapmazsa da göt oluyormuşsunuz gibi geldi bana.

tahminime göre en iyi ihtimalle ucu ucuna yetişirsin. taksi parası 40-50 civarı tutar gibi.

uçak 19.20'de iniyorsa sizin iç hatlardan çıkışınız 15-18dk sürer.
Akşamüstü ne E-6 ne de E-5 (e 3.5) yollarından konsere yetişemezsiniz.
Kısa sürede ulaşabileceğiniz en rahat güzergah akşam saati için sahil yolundan Kabataş'a ulaşıp oradan finüküler ve metro aktarması ile İş Sanat'a ulaşmak.
Havaalanı kabataş arası ise ortalama 25km tutar sahilden bu da en iyi ihtimalle 40-50TL civarı tutar.
Tabi burası İstanbul, buradaki trafik adeta online game'ler gibidir. Ne zaman ne olacağı belli olmaz.
Kaza olur sıkışır kalırsınız trafikte ona birşey diyemem.

yurtici ucus yapacaksan ve valiz beklemen gerekmeyecekse ve ucak hic rotar yapmazsa anncak yetisirsin.
taksi 50 civari tutar en fazla. ama o saatler de trafigin tam costugu saatler, zor yani o is.

cok ama cok yuksek ihtimalle yetisemezsiniz gibi gozukuyor, uzgunum ki. ucagin daha erken inmesi lazim ancak. ya da ambulans takip etceksiniz şansa. ya da taksi 4luleri yakacak, hasta numarasi yapip yol isteyeceksiniz.

metrobüs derim başka bi şey demem, oradaki trafikten ancak öyle kaçarsınız..
havalimanından taksiye binip yenibosna metrobüs durağına gidin, metrobüsle mecidiyeköye veya zincirlikuyuya kadar gelip ardından tekrar taksiye atlayın, bütün yolu taksiyle gitmekten bile daha hızlı olabilir..
eğer gene de çok zenginim derseniz taksi tem'e girerse maslaktan aşağı(bi sn düşündüm de bu da riskli :)) yarabilir, tabi bu önerilerin hepsi öngörülemez istanbul trafiğinde patlayabilir..

Tamam, bir şekilde organize olup 15:15 uçağına binicem o zaman. Aydınlattığınız için çok teşekkürler.

havaalanından metroya binip, ataköy-şirinevler durağında inersin ve ordan hemen metrobüse binip zincirlikuyu'ya kadar gidersin ordan da taksiye binersin.ya da metrobüsten mecidiyeköy'de inersin ardından metroya biner levent durağında inersin ama bu da yaklaşık 1 saat gibi bir zamanını alır gibime geliyor.ayrıca uçaklar hiç bir zaman belirlenen zamanda kalkmaz uzun bir rötar olmasa bile en az 20dk geç kalkarlar, kolay gelsin...

ıhlamur?

adacayı

bitki caylari (icine limon onerilmez lakin)

sahlep ?

Bitki caylarindan kusburnu, nane-limon, bogurtlen gibi asidik olanlar disinda hemen hemen tumu tuketilebilir. Ayrica eger uzun bir surede icerseniz kakaolu sut (nesquik), sicak cikolata da olabilir. Burada dikkat edilmesi gereken her yudumdan sonra en az 5 dakika beklemeniz gerektigidir. Sutu bir cirpida icerseniz midede asit olusturur hazmetmek icin ama yavas yavas ictiginizde daha rahat edersiniz.
Gecmis olsun.

özellikle soğuk havalar için kesinlikle: salep(tikveşli ve sek hazır salebi kesinlikle tavsiye ediyorum. hani şu meyve suyu kutusu gibi olanları)

ballı sut de nefis gider.

sıcak çikolata

tayhlot mu ne var ilaç gibi bişey ama uykud yapıyor hem sogukta hastalıklarıda önler, güzel.

sıcak şarap

ballı süte zencefil de ekleyebilirsin. zencefil mide rahatsızlıklarına da iyi gelmekte bu arada. 1 bardak süte 1 çay kaşığı toz zencefil ya da 1 dilim (yuvarlak böyle) taze zencefil katıp tıngırdat. sonra istediğin kadar bal ekle sıcakken karıştır. ma ma mama mia.

melisa yapragi (ogulotu da diyorlar)normal demleyip iciyorsun
cok lezzetli bisey oldugunu soyleyemicem sahsen ama mide agrisina iyi geliyor, tavsiye ederim

çay içebilirsin açık. ama çok sıcak olmasın. zaten reflüyü azdıran şey kahvedeki çaydaki zararlı maddelerden çok sıcak olması.

nane limon,gerek yok başkasına.

bence limon pek iyi fikir degil. reflu varsa iyice yakar.

akbilin süresi dolmaz
bahsettiğin paso ise süresi doldu.
şoför almaz, ama tam bilet atmanı isteyebilir.

doldururken falan sorun yok zaten. dönercinin birinden dolduruyorum da otobüste akbili basarken dı dıııt sesinden indirimli olduğu anlaşılıyo şoför farkedip alır mı? yenisini çıkarcam fırsat olmadı falan yer mi acep?

birçok okula bile 2009 akbilleri henüz gelmedi. tam olarak bilmiyorum ama mart sonuna kadar diye kulağıma çalınmıştı bir ara.

şoför bal gibi de alır. hatta vermek istemeyip otobüsten inerseniz arkanızdan "ben almazsam başkası alacak" diye bağırır bile. nisan başı yada mart ortasına kadar geçerli olması lazım. valla yenisini çıkarmaya fırsat olmadı vs yalanını yemiyolar. sana akbilini veriyim, yenisi çıkınca taktırırsın o zaman diyolar.

akbil'in yenilenmesi baska sey, pasonun yenilenmesi baska sey

ogrenci akbili ise sizinki, pasonuzun ustundedir bu metal yuvarlak. 2008de cikarilan pasolar hala gecerli, yeni pasolar yururluge girdigi zaman pasoyu yenilediginizde, gidip bir akbil doldurma unitesinde bu yuvarlagi yeni pasonuza ucretsiz gecirebilirsiniz.

yani aletin suresinin gecerliligi diye bir sey yok, her sene pasonun yenilenmesi diye bir sey var, o da marta falan tekabül eder, iett nin sitesinden goruluyodur.

not: haa , sizin derdiniz 5 ytl falan verip pasoyu yenilemeden eski pasodaki akbili kullanmaksa 2009 boyunca, illa ki sofor yakalar zira renkleri degisir her sene.

okula başvurdum daha gelmedi dersen kurtarabilirsin yakalanırsan.. mesela bize gelmedi, yalan da değil..

bence başvur al o ayrı..

2004'ten kalma pasolu akbilimi metrolarda falan sorunsuz kullaniyorum her istanbul'a gidi$imde. otobuste sorun yapiyor $ofor tabi bazen (:

paso gecerlılık suresı mart ayı sonunda bıter daha bır ay daha aynı pasoyu kullanabılırsın. suresı dolmus pasoyu soforun alma hakkı var fakat pasoyu kırar akbılını sana ıade eder. yenısını cıkartma ımkanın varsa sımdıden gereklı ıslemlerıne basla cunku basvurudan sonra en azından bı 10-15 gun beklemesı var

nisan ayında bitio pasonun süresi. yeni paso başvuruları henüz tamamlanmadığı için nisana kadar kullanabilirsin.

rasmi olarak hala öğrenciyim ama 3 yıldır pasomu değiştirmedim.
ve otomatlardan dolduruyorum akbilimi, yoksa biletçiler doldurmuyorlar zaten.
otobüslerde şuana kadar hiçbir sorun çıkmadı. çıkacağınıda sanmıyorum.

o harfler, akorun ne oldugunu gosterir.

mesela basta F7 demis.. bu fa-la-do-mi bemol seslerinden olusan yedili bir akor, bunu bil demis. fakat bu sirayla dizilmek zorunda degiller elbette parcada, tamamen siralamasi ve hangi sesin katlanacagi (iki kez kullanilacagi) besteciye bagli. asagidan yukari la bemol - mi - fa olarak kurmus mesela akoru besteci.

bununla birlikte, A0 da la yok demissin ama, bu muhtemelen bir piyano score'u ve sen sadece ust partinin screenshotini gostermissin bize. sol el nerde? en solda sol anahtarinin da solunda gordugun pergel gibi bir sey var, iki satiri birlestiren. o yuzden alt satirdaki notalar ile ayni anda o akorlar basiliyor. sen sadece sag elin akorlarini gostermissin, muhtemelen sol elde o sirada la var. o yuzden yeniden screenshot al ve sol elin oldugu dizegi de ekle.

son soruna gelince. en soldaki arizalar, parcanin tonunu belirtiyor. ama parcanin ilerleyen bolumlerinde, akorun kurulumuna gore bazi bemol alan sesler naturele donusebilir, bazi naturel olan sesler ise yeni bir ariza alabilir.
atiyorum bu parcada ikinci olcude Si bemol minor degil de si bemol major olsaydi eger verdigi akor, bu durumda o akoru kurarken 3lusu re bemol yerine re olmak zorunda kalirdi, boylelikle o akorda (basta re bemol olarak arizada verilmis olan) re'ler, natural isareti almak zorunda kalirdi.

cevap için çok teşekkür.

Diğer resimi ekledim ama gördüğüm kadarıyla aşağıda da yok la?

Soruyu daha düzgün sormaya çalışayım: O yukarıdaki akorların nota kağıdındaki nota değerleri gibi şaşmaz değerleri var mı?
yani misal orada C dediğinde ben o do majör'ü bastan tize mi do sol şeklinde bassam bu bir sorun teşkil eder mi?

simdi sunda anlasalim.
bu bir piyano ezgisi. akorlarin burda bestecinin verdigi gibi kurulmus olmasi ve o sekilde piyanoda calinmasi cok onemli, cunku kafaya gore (zevke gore) degil o sekilde kurulmalarinin nedeni.

diyelim ki adam sol elden baslamak uzere do-mi-do-sol koydu diklemesine. bunun ustunde C yazar.

ama do sol mi do seklinde de kursaydi, yine harf olarak C yazcakti.

ayni seslerden kurulmus ve ayni akoru temsil edecekti. ama calarken, verdigi etki farkli olcakti.

simdi anlatmasi zor, bastan bir armoni bilgisi gerek ama, soyle soyleyebiliriz,

kurulum sirasi, onceki akorlarin ve sonraki akorlarin gelisine gore de belirlenebilecegi gibi, bestecinin nasil bir etki birakmak istedigi ile de alakalidir.

eger peste do ile baslatip akoru en tizde yine do ile bitiriyorsa mesela sonda (yani kök ses hem en peste hem en tizde varsa), bu bir "mukemmel kalis"tir.


kafa karistirmayi bir kenara birakayim en iyisi, eger piyanoda calacaksaniz bu parcayi bu gordugunuz siralamada akorlari basarak bu parcayi calmalisiniz.
dogru siralamada ve bestecinin verdigi nota degerlerinde.

yukardaki akorlarin harf olarak gosterimlerinin nota degerleri ile bir alakasi yok. adam diledigi gibi ister sekizlik notalarla, ister onaltiliklarla, isterse birlik notalarla yine o akorlari kurabilir ve suresini belirleyebilir.

misal en sonda C7 var.. bu yedili bir major akor demek. do - mi naturel - sol - si bemol seslerinden olusur.

1- bu sebeple de normalde parcada mi'ler bemol olarak basta belirtilmis olsa da, sirf o akorda mi'yi naturel yapmak zorunda kalmis C7 olmasi icin.

2- bu akoru do - si bemol - do - mi olarak mesela kurmus pesten tize, bunu bu sekilde degil de, do mi sol si bemol olarak da kurabilirdi, ama hissettirdigi cok farkli olurdu.

akor kurulumlari basli basina pek cok tenik sey iceriyor. gercek hayatta ornekleri ile gostermek lazim.

--

eger bu tonlar, akorlar, kurulumlari vs. gibi konularla cok ilgiliyseniz ve hakim olmak istiyorsaniz, konservatuvardan iyi bir armoni hocasi bulup ders alabilirsiniz veyahut armoni kitaplarina dalabilirsiniz.

bir de esas sorunda "akorda belirtilen notalari calip onlara bastaki arizalari ekleme gibi bir durum yok di mi?" demissin. cok tehlikeli bir soru olmus bu : )

zira soyle.. en basta sol anahtarinin yaninda 4 tane bemol isareti var gordugun uzre. bu parcanin tonunu belli eder. ordaki 4 bemol, parcada gordugun tum si,mi,la ve re'lerin bemol olarak calinmasi gerektigini soyler yeni bir ariza almadiklari surece.

mesela F7 yazan akorda en ustte mi ve fa gordugun yerde, o mi'yi "mi bemol" basmak durumundasin.
ya da B b m yazan akordaki en ustteki si gordugun yerleri hep "si bemol" basmak durumundasin.

gitarla calacaksan zaten harfin kendisi sayesinde bunlari otomatik oyle basarsin da, eger piyanoda caliyorsan bu akorlari kurarken parcanin en basindaki bu dort bemole sadik kalarak calmalisin.

Keşke teknik açıklamalarla bu kadar uğraşmasaydın asıl sorum o değildi :)

En pratik şöyle sorabilirim sanıyorum:

Şimdi orada A0 dediği yerde piyano notasından çalan kişi A çalmayacak. Bir gitar buna eşlik etmeye kalksa, aşağıya bakmadan kendi ezberindeki A0'ı çaldığında o çaldığı akorun içinde bir A olacak.

Bu durumda eserin bestecisinin bu iki insana ne yaptınız siz demeye hakkı var mıdır, yoksa bu tip notasyon(E7 vs) böyle konularda esnek midir?

Valla besteci ne der küfür mü eder:P bilemem ama o yazdığı akor bağlayıcıdır çünkü adam orada A0 demiş ve aşağıda farkındaysan La yok Si var çünkü o aslında Köksüz 9'lu bir akor, yani La-Do-Mib-Solb-Sib fakat La yı atmış akoru Köksüz hale getirmiş bu nedenle o akorun yapısı ve doğal olarak da tınısı bir yedili akora göre değişmiş durumdadır, yani orada La çalmak bu nedenle eserin de doğal yapısını ve tınlayışını hatta sonra gelen akorlarla ilişkisini etkilediği için armonik gelişimini de etkilemiş olur. Özetle yapmayınız yaptırmayınız.

Peki bu adamın C0 yerine A0 yazmasının sebebi nedir o zaman?

bir başka müzisyen olarak A0 gibi birakor görmemiş olsamda, resme baktığımda bunun bir köksüz çeken 7li olduğunu görüyorum. ama çeken 7li akorlarında 7li katlanmaz.notayı nereden bulduğunuzu bilemem ama notada bariz armoni hataları var...
başka bir notaya göre referans almanızı tavsiye ederim...
ayrıca piyano çalıyorsanız, çalacaksanız mutlak suretle nota bilgisi öğrenmeniz lazım. harflerle akor gösterimi sistemi daha çok amatör gitarcılar için yapılmıştır...
piyanoda ise bir adım daha ilerisinde nota bilgisi, doğru düsürt çalmak için şarttır...

bizim bir hocamızın sesi artık tamamen kısılmıştı ses tellerinde nodül oluşmuş ki tebeşir ve sigara da önemli bu konuda, ameliyat olmayı planlıyordu emekli olunca yine de belki işinize yarayabilecek bir link
www.kbbhastanesi.com

değerli meslektaşım

1)sesi yükseltirken boğazdan değil karnımızı sıkarak yüksek tonlara çıkıyoruz.yani diyaframdan yüksek ses veriyoruz.

2)akşam eve geldiğimizde kocaman bir bardak ballı süt içiyoruz.mümkünse balı marketten almıyoruz. orjinal çam balı veya güvendiğiniz çiçek balı satıcılarından aldığımız bal olmasına dikat ediyoruz.

bu ses konusunda bende bir zamanlar devamlı bir biçimde doktora gidiyordum.antibiyotik manyağı olduktan sonra tavsiye üzerine ballı süte başladım.kesinlikle işe yarıyor.


bu arada farenjit iyi öğretmen hastalığıdır :)

öncelikle bağırmayın.. sesinizi sürekli kontrollü kullanmaya çalışın.. boğazınıza yüklenmemeye çalışın.. vurgusuz, normal yükseklikte, gücü karnınızdan alarak ve titreşimi boğazınızda değil daha çok burnunuzda hissederek konuşmaya çalışın. burnunuz gıdıklanırmış gibi.. bunun dışında gün içinde bol bol su için. akşamları melisa, papatya, böğürtlen yaprağı gibi bitki çayları içmeye çalışın.. ayrıca ses tellerinde hücre yenileme etkisi olan bephantene pastili fazla olmayacak şekilde destek olarak kullanabilirsiniz..

Bağırmakla yüksek volümde konuşmak çok farklı şeyler. tekniğine ve kurallarına göre yüksek volümde 10 saat bile konuşsanız size herhangi bir zararı olmaz. benim size naçizhane tavsiyem,deneyimli ve işi bilen bir şan hocasından yardım almanız. nefesinizi ve sesinizi nasıl kullanmanız gerektiğini öğrenmeniz. tabi bu biraz tuzlu bir yöntem aynı zamanda. o olmazsa da en azından bir şan tekniği kitabı veya videoları alıp bunu denemeniz ama tabi ilk seçenek kadar başarılı olmayacaktır bu.

merhaba. ses egitiminin ana ders oldugu bir bolumde okuyorum.
kesinlikle nefes ve diyafram ust basliklari sizi sonuca goturecek seyler, arastiriniz.

bununla birlikte su anki durumunuzu oncelikle saptayiniz.

nerede oldugunuzu bilmiyorum ama istanbul ise eger, prof ferhan öz (nisantasi) , mehmet ömür, mehmet kulekci, mehmet tiknaz gibi isimler bu alanda iyi kbb cilerdir ve ellerinde sirf ses telleri uzerine olan aletleri mevcuttur (ozellikle ferhan hoca bu konuda inanilmaz) ve kotu bir durum varsa direk teshis koyup tedavi yoluna giderler.

ha eger tellerinizde bir yipranma, nodül, polip vs.. bir sey yoksa da, sesi dogru kullanma teknikleri ile bu isi cozersiniz. bagirmaniz cok tehlikeli, yuksek ses kullanma zorunlulugunuz varsa da bunu nefesi dayayarak yapmaniz gerekmekte. veya ogrenciler icin yeni taktikler gelistirebilirsiniz (otorite ile paralel bu tabii)

benim koro hocam, hem universite ogrencilerinin hem de ilkokul ortaokul ve lise talebelerinin ayni anda bulundugu 3 saatlik derste, bagirmaktan bikmis ve yeni yontem gelistirmisti. sadece susuyor ve elini kaldiriyordu havaya ve gozlerinin icine bakiyordu ogrencilerinin. bir muddet sonra sessizlik olusuyordu.

@la traviata
Sessizce gözünün içine bakma yöntemi en etkili yöntem zaten kullandığım :) Lab. da salon büyük olduğu için U düzeni var öğrenci ile göz teması olmadığı durumda zorunlu kaldığım sürece bağırıyorum. Onun dışında göz teması bağırmaktan da etkili bir yöntem dediğin gibi.

10-15 milyona satilan cin mali sac kesme makineleri gayet iyi yapiyor bi isi, fazlasina gerek yok. bazilari dandik cikabiliyor ama, sans meselesi. turkiye'de yoldan aldigim sinbo superdi, amerika'dan markali bir tane aldim yoluyordu saci sakali.

bende almıştım 10-15 lira civarında işportada olanlardan gayet başarılı çıkmıştı, tek sorunları genelde uzakdoğu üretimi elektronik aletlerin pil ömrünün yetersiz oluşu. 10 saat şarj etmeme rağmen 15 dakika çalışıyor max

işportadan satılan en fazla 15 ytllik saç kesme makinaları var onları kullanabilirsin,pilli alma derim fişe takılandan al işi çok iyi görür.

tschibo(ya da adı ne boksa işte. çibo diye okunuyor)'dan almıştım 20 liraya mı ne. hala canavar gibi. saç sakal her şeyi alıyor. berbere gitmiyorum 1.5 senedir.

seyyar satıcılarda falan satılanlardan alabilirsiniz. hatta hem şarjlı hem de direk elektrikle çalışanlar var.

cruzer4 var ama alışana kadar anan ağlıyor. bi de sakalın uzun olması lazım kısayken pek bi işe yaramıyor

ya ben de bir dönem sinbo'nun saç kesmesini kullandım ama sadece üç boyu var üçünü de sevmedim ben, sizin dediklerinizde var mı çeşit?

bende arzum var şu an. 5 boy seçeneği mevcut. 25 milyon felandı aldığımda.

genelde sac icin kullandigim icin cok kisa gerekmiyor ama baktim 3-22mm olmak uzere 7 boy var bendekinde, sarjli olanin pili cok gitmemisti evet.

tam 2 hafta once bu olayi cozdum

taksimdeki buyuk teknosa'dan (eski megavizyon) "babyliss " (fransiz) marka sac ve sakal duzlestirici aldim titanyum. 69 ytl kdv dahil. performansindan inanilmaz derecede memnunum.

alet su
www.eleven.se

3 ayri boyutta kesme taragi var. ayni zamanda aletin ustunde turbo dugmesi de var.
3 taragin yaninda, aletin kendi ayarlama zimbirtisi da var. cok cok basarili ve kaliteli bir set.

digerlerini satin almadan once mutlaka gidin ve aleti gorun, gorevliye kutusunu actirip bakin.

not: o sinbo'nun allah belasini.. gecen sene elimde yanmisti aleti..
bir arkadasimin annesine aldigi sinbo da, ikinci gun calismadi.

www.youtube.com

olabilir mi acaba?
tamamen google'ın yalancısıyım.

kento masuda - tree ?
(kent)

not: diger eserleri de soundtrack tadinda, piyano ustadi.

maalesef ikisi de değil. hafızamı zorluyorum şu an. şarkı 5-6 dakika uzunluğundaydı. son 2-3 dakika coşuyordu. keman baskındı.

aika - sad song olabilir mi aslen o?
iphone'da cok meshurdu son zamanlarda

www.youtube.com

22inci saniyede asil melodi girer..
pardon bunda zaten sonda keman yok.. ama yine de dinleyin madem.

17:35 itibari ile yok. Şehir İzmir.

17.57, Fulya/İstanbul, temiz.

18.08 Adana cam gibi.

18.42 istanbul
her daim felaket. (titresim degil, genel digiturk kalitesi ve sinyal seviyesi)

18:48, İskenderun, yağmur geçişleri var.

pardon, temiz.

19:49, Istanbul, yayında bir vibrasyon gözlemlendi

Herkese teşekkürler,vahi indi kendisine,düzeldi

ekşi engine bi daha düzelmemek üzere cırcır olur heralde o zaman.

var mıydı lan yoksa?

gayet de var.

(bkz: eksi duyuru/@compumaster)

haaa.. pardon.. yok.. hayvan ara var.

hayvan ara ile icinde o kelime gecen yazarin ilgili basliklari bulunabilir de,
entrylerini bilemeyecegim. kulaga cok kastirirmis gibi geliyor.

belki google üzerinden bir şekilde yapılabilir.

google da "hede hödö site:sozluk.sourtimes.org" şeklinde aratın. belki yer...

hede baslıgında baslık içinde ara kısmına @hasan yazınca hasanınkileri arıyor.

ilginize teşekkürler lakin heral ben tam anlatamamışım, hayvan ara'dan falan illaki ulaşılabilir de, ben entry içinde kullanmak istemiştim. hani yapıyoruz yaa (ara: hede) diyoruz bir şeyi göstermek istediğimde.

benimki de mesela bakın hödö yazarı hede içeren ne kadar çok başlığa yazmış gibi

neyse canımız sağolsun

kendin çalmayacaksan, dinlemek içinse eğer (bkz: opus clavicembalisticum )

www.youtube.com

youtube da cok var ki.

valla şu anda tam le moulin'ı dinlerken gördüm bu soruyu. dinle istersen bunu mesela. güzel. ama çok genel bi soru olmuş.

Barış Manço - Rüya (1992)

sanırım sen enstrumantal parça istiyorsun. bu ikisi sözlü ama belki hoşuna gider -ki ikisini de biliyorsundur büyük ihtimalle

www.youtube.com

www.youtube.com

pianotarium, piano tribute to metallica.

www.last.fm

scott d davis i bi dinle derim youtube dan arattır. güzel coverları var.

chopin der susarım.

yanni
richard clayderman
fahir atakoglu

gibi isimler isini gorur sanirim.

lakin "klasik muzik" istiyordum ben dersen, uzun bir liste yazacagim zevkime gore.

turkiye temsilcisi www.nefan.com dur. adamlarla konusmaya calistim ama bir sonuc alamadim, benim sordugum headset ti. onla ilgilenen arkadas yok demislerdi telefon alip aramadilar sonradan da baska bir sekilde isimi hallettigimden geri donmedim adamlara ama onlar da telefon no alip arama yapmamislardi.

dedigin gibi cakma olayindan korktugum icin bir de bana lazim oldugu surede aramak icin pek zamanim olmadigimdan nerede ucuza bulunur bilmiyorum direk burasiyla gorusmustum.

Şurdan sahtelerini ayırt etmek için faydalanabilirsiniz :

muziktek.com

turkiyede 250 dolar, amerikada en fazla 100. tesekkurler cevaplara..

Bir format atmayı denesen?

bende ayni sorun olsa sirasiyla su 3 seyi yapardim sanirsam

1- yeni system update'in gelmesini beklemek ve onu kurmak.

2- restore olayina girismek
manuals.playstation.net

3- yine de cozulmuyorsa servis mecburen

(4- cok zenginsem atip yenisini almak : )

şimdi bilgisayar gibi düşünürsek indirdin sildin indirdin sildin indirdin sildin ne oldu bilgisayara açılmaz oldu, kapanmaz oldu.

ps3'e de indirdin sildin indirdin sildin aynısı olmadı kendi kendine kapanır oldu.

ayrıntısını bilmem ama hard format diye bişi var eski haline dönüyor, sonra update et. düzelmesi lazım.

servise de götürme çünkü başkasının tamir görmüş aletini veriyorlarmış sanırım. donanimhaber forumlarından okumuştum bir arada o makinanın da bir adı var ama bilen biri yazsın. change makina dicem değil.

yani teknik bir problem bence değildir.

www.livemocha.com

chat gibi chat değil ama kaynaşma var. sınav filan bile oluyor.

e bol bol irc serverlarindaki yabanci kanallara takilin ve hatta ordan arkadaslar edinip onlari da isterseniz msn e ekleyin. msn'e ekleyin dememin sebebi, irc gibi yerlerde kisaltmalarin ve chat dilinin cok kullanilmasi. messengera gecerseniz ordan buldugunuz insanlarla, daha detayli ve daha formal bir ingilizce konusma sansiniz da olabilir, hem de dostluklara varan diyaloglar gerceklestirebilirsiniz. iliskileriniz ilerledikce daha detayli, icerikli konulara da girmis olursunuz ve pratiginize katki saglarsiniz. bir sonraki asamada da sesli konusmalar yapip konusma pratiginizi de gelistirirsiniz.

ozetle (bkz: mirc) gibi bir program yukleyip sonra da en bilinen serverlarin en cok girilen yabanci odalarina atabilirsiniz kendinizi.
server olarak : dalnet, undernet, vs.. kanallar icin de misal, #beginner #chatzone falan da filan.. zaten list channel komutlariyla da nerenin ne kadar kalabalik oldugunu da gorebilirsiniz.

(yok ben direk sesli konusma olayina gireyim derseniz, skype da kurabilirsiniz)

yahoo'nun chat kanalları vardı bi ara. hala varsa ordaki kanallardan herhangi birine girebilirsin.

aslında mirc olmadan, internet sayfasından doğrudan bağlanılabilen bir yer aradığım. mirc i alternatif olarak kullabilirim, livemocho daha bir çekici geldişimdilik. teşekkür ederim ilginiz için.

facebook ta poker salonlarına gir. hem oyun oynarsın hem tüm dünyadan insanlarla doya doya geyik çevirirsin.

pantpas mide ilacı sanırm ben de kullanmıştım gastrit için vermişti.kahvaltıdan yarım saat önce içmemi söylemişti doktor.

bir esprisi kalmaz eger tok alirsaniz.
mesela ben de lansor kullaniyorum reflu icin, yemeklerden en az yarim saat once almak zorunlu, yoksa etkisini gostermiyor.

sana mantiksiz gelmesi mumkun degil cunku konunun mantikla alakasi yok. tip ve ecza ile ilgisi var.

evet ilacı alır almaz da kahvaltı yaparsan bir anlamı kalmaz. çünkü aç karna dediyse midede asit salgılanmasının max. olduğu an demektir. genelde mide ilaçları aç karna alınır zaten. farmakolojik olarak en etkili çözüm buymuş demekki.
önemli olan sizinki değil; doğanın kurduğu mantıktır.
sagyılar.

(bkz: proton pompa inhibitoru)
once bunu bi oku diye yolladim. ardindan bende vaktiyle ac karnina ayni meretten kullanmistim. ac karnina almak gerekiyormus, tok aldigindan ilacin gidalarla etkilesime girmesi gibi bisiler gevelemisti doktorum. asitleri bastiriyor, açken nötürlüyor gibi.

dohayder mi?

haytap?

(bkz: barinak gonulluleri dernegi)

İletişim Bilgileri
E-posta: [email protected]
Web Sitesi: www.bgd.org.tr
Ofis: 2164499052
Yer: Bahariye Caddesi, Dr. Ihsan Unluer Sokak Yonca Apt. No:14 Daire:2 , Kadikoy
Istanbul, Turkey

Sözlük'ten de zen spider'a mesaj atabilirsiniz.

BGD resmi hesap numaralari nelerdir?
Barinak Gonulluleri Dernegi
Is Bankasi Caddebostan Subesi (1082) YTL Hesabi: 0583501
Akbank Profilo Subesi (668) YTL Hesabi: 0115393

bir kez ben şu yöntemle bulmuştum.
alttaki yorumları oku bazen bahsediyorlar.

8.31 de giren sarki

espagnolade - rubin steiner

album : paris-in the sex, sex city, The Mus

--- bu da teyid etmeniz icin gerekli parcayi dinleme linki
www.buy.com

@ground, evet çok denedim ve o klipteki şarkıların neredeyse tamamını buldum o son çalan haricinde çünkü yazmamışlar :(

@la traviata, çok teşekkür ederim vallahi bravo! :)

www.pclabs.com.tr

proxy olmadan cillop gibi kullanın.

hala ktunnel kullanan var mi yaw?
(bkz: youtube jacker)

youtube jacker 2 kullanabilirsin.

www.yasaktube.com da bir alternatif.

(bkz: makat) bu da iyidir güzeldir

proxy devri geçti..bir hosts dosyası bulunda girin sorunsuz artık...

merhaba.

oncelikle tum eserlerinin listesini surdan okuyabilirsiniz. ayrica diskografisi de bulunmakta ki altinda hangi label'dan ciktigi da yaziyor boylece o firmalardan o kayitlara ulasabilirsiniz.
www.bilkent.edu.tr

tabi bunlarin tamaminin kaydina ulasmaniza imkan olanak yok, senelerinizi vermeniz gerekiyor.

senfonilerine ulasmak zor degil zira erol erdinc ve diger sefler yonetiminde kaydedilen cd ler var. bunlar buyuk muzik marketlerde yoksa bile (ki yine de kabalci'ya, megavizyon'a vs bakilabilir) kimi konserler sonrasinda fuayelerde satilmaktadir. misal işsanattaki klasik konserler sonrasi cd standlari oluyor, ordan ben 3. senfonisini almistim.

bununla birlikte konservatuvar orkestralari her sene illa ki saygun konserleri yapmakta, bunlari canli bir sekilde de izleyebilir, dinleyebilirsiniz.

yunus emre oratoryosu
eski üslupta kantat

gibi inanilmaz eserlerini oncelikle dinlemenizi tavsiye ederim.

mimar sinan unv. konservatuvarinda gülper refig (halit refig'in esi) ve mesut iktu, saygun'u + yasamini + eserlerini en iyi bilen kisilerdir yolunuz duserse.

müzik marketlerde bulamazsanız bende yunus emre orotoryosu(nası yazılıyo bu ya) varmış almanca. size ulaştırabilirim.

tv kartınızın var sanırım. modelini öğrenip driver ve tuner yazılımını kurun tv izleyip radyo dinelrsiniz.

lifeview in fly tv-radio kartidir o bilgisayarinizdaki, bende de vardi zamaninda.
karti verdim ama driver cd si duruyor, bilginize..

kardeşinizin sevgilisi kaç yaşında?

yas ve zevk bilgileri vermemissiniz o yuzden ortaya karisik yaziyorumm

(bkz: parfum)
(bkz: kravat)
(bkz: playstation 3) (sevincten delirtme mode : on)
(bkz: wii)
(bkz: psp slim)
(bkz: bisiklet)
(bkz: motosiklet)
(bkz: powerball)
(bkz: model araba)
(bkz: model ucak)
(bkz: model gemi)
(bkz: gitar) (veya herhangi bir enstruman)
(bkz: dvd)
(bkz: portable dvd player)

vs... vs...
www.bunlardanistiyorum.com ya da burdan bir seyler..

İsmine özel t-shirt al.seviyorum falan yazsın.

kol saati.

sigara içiyorsa bi kartoon sigara(kötülemesene kardeşim bi karton sigara en az 35 YTL{doğru düzgün bi sigara baz alınmıştır})

ben su acidan yaklasmak istiyorum. tamam uzun sureli ozellikle gurultu insani delirtir ama soyle de bir sey var,

gecen sabah tam da annemin baliktan sabah zehirlenir gibi oldugu ve cikarttiktan sonra uykuya ihtiyaci oldugu anda sabahin korunde duvar delme islemlerine basladilar yaklasik 2 saat boyunca. once konu annem oldugu icin cok sinirlendim ve neden oglen i beklemiyor bu insanlar diye dusundum. ama sonra kendimi frenledim zira yaz boyunca biz eve yeni tasindigimizda tadilatlarimizi vs ceken de o komsulardi.

bazen hosgoru gerekiyor. eger tahmininizden cok uzun surerse ancak kendilerini tatli bir dille uyarin. hatta yaninizda tatli goturun falan. komsuluk cok onemli, hele ki acil hastanelik seyler oldugu zaman akrabalarinizdan once geliyorlar..

acil yemekler icin malzeme ihtiyaci
yalniz hissettiginizde icilebilecek birlikte bir kahve
allah korusun bir kriz aninda en yakininizda olmalari sebebiyle haber verme
hirsizlik gibi konularda iki komsunun da birbirini gozetmesi
ve daha tonlarca sebep..

geçmiş olsun diyeyim önce ama inan acil bişey değil fayanslarını değiştiriyorlar :))

yöneticiye söyleyin o ilgilensin. bi çözüm çıkmazsa belediyeye şikayet edebilirsiniz.

fayans döşeyenler genelde sabahın köründe gelirler ve işleri bitmediyse hafta içi sonu farketmez.bu durumun ev sahibinin de hoşuna gittiğini sanmıyorum(:

hafta içi belli bir saatten sonra pazar günerli ise tam gün gürültü yasağı gibi bir şey var. şikayet edebilirsiniz.
ama tadilat.. yani.. karşılıklı anlayış vs. vs.

ya ne bileyim belki fazla sinirlendim. Geçen de asansörü bozmuşlardı, bak ona da sinirlendim şimdi :))

THY b kapısına gitmek için metrobüs yenibosna'da inip havaalanı istikametinde (asya'dan avrupa'ya, yani batıya doğru) taksiye binebilirsin; ya da havaalanına metroyla gidebiliyorsan oradan sora sora yürüyerek de gidebilirsin (3-4km) ya da taksiye binebilirsin yine. havaalanından taksiye bineceksen üzerinde airport taksi falan yazmasın, yoldan çevir. dayak yersin.
üçüncü alternatifte THY'nin personel servisine binersin, 08:20 gibi B kapısında olursun.

part time universite ogrencisi basvurusu ise bi kac sey soyliyim..

ben gorustugumde 2 pasif adam, bir da baskin (ama gicik) bir kadin karakter vardi.

once form doldurtuyorlar orda disarda, sonra siran gelince iceri aliyorlar.
bu jurinin karsisina oturuyorsun. sana kisisel bi kac bilgi sorusu sorduktan sonra,

"neden thy i seciyorsun" gibi bir seyi ingilizce cevaplamani ve biraz anlatmani istiyorlar. (eger forma yazdiysaniz lisanı)

sonra da dusundukleri miktari soyluyolar. bana soyledikleri, full time mantiginda bir part time idi ve 250 ytl idi. ben de gulmus ve "bu para mi?" seklinde bisiler demistim.

kolay gelsin..

metrobusle z.burnunda veya s.evlerde in, metroya bin cnr expo'da in. sonrasini obur duyuruda anlatmistim.

la traviata'nın dediklerini birebir ben de yaşadım.

hiç boşuna uğraşma. part time diyorlar ama full time o iş. ücret de çok düşük.
"bize kısaca kendini tanıtır mısın?" diye ingilizce soruyorlar. bi güzel anlatıyosun. sonra da çalışma saatleri ve ücretten bahsediyorlar. içinden "oha", dışından "i think this job isn't suitable for me, thanks" diyip çıkıyorsun.

ben yine de gidicem diyosan, illa 8.30 orada olacaksın diye bi şey de yok. kaçta gidersen o saatte sıraya dahil olursun. ona göre.

www.msgsu.net forumlari tam da bu is icin idealdir efendim geziniz.

wi-fi kartin driver'larini guncelleyin abi bir.
hatta modemin firmware'ini guncellemek de faydali olabilir. bunlara ragmen yine de kopma oluyorsa arada sinyal kesilmesi oluyordur. o kadar duvar, e$ya falan, normal bence.

ya insanlar binalar arasi baglanabiliyoken ustumun ustunde oturan birisinin esyalar yuzunden kopmasi sacma degil mi.. driver olaylarini deneyecegim eger laptoplu bir arkadasim gelirse bize onu da cikarir denerim olmadi.

ufacik aletin ufacik anteninden cok muthi$ performans beklemek dogru degil. hele bir de notebook yanli$ konumlandiysa hic degil.
modemin bulundugu odanin hizasinda bir odada deneyin baglanmayi ?

tamamen kopuyormus ve boyle olunca da binadaki diger hatlara baglanmaya calisiyormus alet devamli. sonra belli bir sure sonra tekrar benim baglantiyla baglaniyor falan... o bunlari yasarken ben asagida hicbir alette internet kesintisi yasamiyorum modem de gozumun onunde zaten.

laptopu benim kata indirip bakiyim bir ara dogru.

aynı durum bizim evde de var. odam en üst katta ve 2 kat alttaki modemin bağlantısına bağlanmak için odanın içinde kırk takla atıyorum resmen. bence eşyalardan dolayı bu durum normal zaten zayıf bir sinyalle bağlanıyordur bilgisayar, en küçük bir oynatışla da kopuyordur. kesin bir çözüm olmasa da ablanızın odanın farklı yerlerinden bağlanmasını tavsiye edebilirim. normalde oda içinde bu kadar fark etmez diye düşünsekte bariz bi fark oluyor belli noktalardan. bi de access point di sanırım o aletlerin adı onlar işe yarayabilir.

peki su sekilde nasil sorunu cozerim

aradaki daire dedemin dolayisiyla dedemin kata da biseyler koyabiliriz.
modemi ve hatti yukariya tasiyamam ama su access point denen zimbirti nedir nasil ise yarar. modem aslinda dedemin katta olsaydi ablam baglanti kopuklugu yasamazdi sanirim ?

repeater ozelligi olan bir access point alirsan i$ini gorur abi.

konservatuvardan arkadasima yonlendirebilirim sizi. detayi mesajla veriyorum..

laylaylom da veriyorlardı en son iki yıl kadar önce. konservatuarlı bi kız oraya gelip ders veriyordu. o zaman aylık 80 di ve haftada bir saat falan oluyodu.
2 ay gittim sonra bıraktım notayla uğraşmak istemediğim için. ama temel seviye bişeyler öğrendim.

www.playistanbul.com

little big planet mukemmel bir secim olur dogrusu. kendi bolumlerinizi tasarlayabilmeniz, internetten farkli bolumler indirebilmeniz oyunu kisa surede bitirenizi engeller.

gta beni gayet sardi. goruntuleri hikayesi vs her seyi cok guzel. internet kapismalari da zevkli. ama little big planet i cok oneriyor tum yabanci arkadaslarim. bir de duyuruda sanki motorstorm satan biri vardi diye hatirliyorum.

futbola karşı ilginiz var mı bilmiyorum fakat varsa pes 2009 süper tercih olur. Öyle ben maç yap yap sıkılırım diye düşünmeyin become a legend modundan devam edince bulutların üstünde seyrediyorsunuz...daha da devam edemiycem oynayasım geldi

devil may cry 4 süper, ama online oynama seçeneği ve tekrar oynanabilirliği yok. yine de bunun için kaçırılacak oyun değil. motorstorm da güzel ve ucuz, hatta ankara'daysanız takas yapabiliriz. resistance 2, uncharted,little big planet, grid vs. bunlara bir bakın derim.

little big planet tabiki,

şu sıralar call of duty modern warfare oynuyorum, gözleri çok yoruyor ama multisi baya iyi olmuş

şans böyle bir şey işte. bizim harf notları açıklanıyor. gg geliyor hepsi. insanlara bankamatikten 100 lira fazla para geliyor. afiyetle yiyin efendim.

Banka onu geri ister senden, kaydın var kuydun var. Ben diyeyim yani de sen bilirsin gene.

verdik ya adresi:) sakarya/ sakarya üniversitesi kampüs şubesi beklerim hepinizi şimdi gidiyorum bankamatiğe. banka da yanında hemen yatır çek yaparsam sezerler mi diye tırsıyorum ama paraya ihtiyacım var denemeye gidiyorum sonuçları yazıcam:)

ingilteredeki olayda paralari geri istemeyecegini aciklamisti yetkililer. "sizi vicdaninizla bas basa birakiyoruz" un ingilizcesi yani.

geri ister, ya da hesabından çeker

haramdır geri götür derim. bana olsa, zirilyon verse geri götürmezsem insan olmiyim.

o kampüsteki atmlerden bıktık walla. ulan bir tanesi de düzgün olmaz mı..bir işin olunca ya bozuk ya para yok...hele yapı kredininki illallah dedirtti. hocam arkadaşımla para çekerken parayı hesaptan düşürmesine rağmen vermedi. sanırım yapı kredinin atmsiydi. bankaya gidip böyle böyle dedik. "biz zaten her akşam kayıtlara bakıyoruz anlaşılması kolay oluyo o tür şeylerin, eğer doğru söylüyorsanız yarın alırsınız paranızı" dediler. arkadaş ertesi gün aldı parayı. sanırım anlaşılır senin olay... ama salağa yat bence..bir de o bankamatiğin yüzünden sigarasız kalmıştım bi' gece, para yoktu alette :).

babama iş bankasından olmuştu aynen. götürdü geri verdi ama canından bezdirmişlerdi diye hatırlıyorum dilekçe doldur bilmemne doldur vs.

"hesaptan düştü ama para vermedi" derseniz jurnale bakarlar 200 çıkmış gözüküri parayı sayarlar 200 fazla gözükür, öyle anlaşılır. dalgının bir memur banknotların ayrı ayrı konulduğu banknot kutusuna yanlış para koymuşsa ve sana o denk gelmişse (50'lik kutusuna iki tane 100 koymuştur mesela, makine sana 2 tane 50 verdiğini zannederken 2 tane 100 vermiştir) kime denk geldiğini nasıl tespit etsinler. sayılıp konuyor gerçi ama olur mu olur.

neyse gittim verdim bug da geçmiş zaten, kötü niyetim yoktu sadece harcı yatırmak için boşuna kredi çekmeyeyim diyordum.

rahatım şimdi.

edit: di mi kibrit suyu:)

sakarya diyor abicim ne ankarası. sakarya diye bir ilimiz de var. ankara'daki sakarya caddesinde kampüs falan yok. iş bankası da yok. birahane meyhane falan var.

insan geri verince "ah, dürüstlüğünüz için teşekkür ederiz, kalsın, bu da size hediyemiz olsun" falan diyeceklerini bekliyor hep. ama alınan da hep "baba" oluyor. banka tabi bu boru değil. kendi parası değil sonuçta.

kibritsuyu'nun dediği hesaptan düşüp para vermeme bana da olmuştu iş bankası atm'inde. önce yarım saat kendimi inandırmaya çalıştım sonra da kasayı açtılar saydılar filan iki saat fuzuli beklemiştim. koskoca iş bankası bile ne yanlışlar yapıo. cık cık..

Tam tersi "parayı vermediği halde hesaptan düşme" olayı Ziraat bankası şubesinde başıma gelmişti. İçeri sorduğumda "önemli değil, program kendini belirli saatlerde güncelliyor, o zaman düzelir." dediler. O an için çok fazla paraya ihtiyacım olmadığı için üstelemedim bende, herhangi bir form da doldurmadım. Ertesi gün hesabımı kontrol ettiğimde tastamam hesaptaydı param.

bizim kampüsteki atm de olmuştu,ziraat bankası herkesten teker teker aldı ....güvenip harcama bence.....

ismek var ama kayıtlar eylül de başlıyor :(

Zamanında ders vermiş idim sizin yaşlarınızdalardı onlar da, hatta daha yaşlı olan da oldu. İstekli olmak çok önemli tabii, onun dışında çalışmak en önemlisi. Her gün zaman ayırmalısınız, yapamıyorum yahu olmuyor dememelisiniz mesela. Sonuçta keyif için, sevdiğiniz için öğreneceksiniz, bıkmamalısınız gerçekten istiyorsanız. Yaş konusu her zaman söylenen bir şey. Küçük yaşta başlamak en güzeli en sağlamı ama siz sevdikten, öğrenmek istedikten sonra yaparsınız, yeteneğiniz de varsa.

Misal bir öğrencim (sizin yaşlarınızda olan) 1 ayda çok ilerlemişti, profesyonel demiyorum tabi ki şaka olurdu o zaman da, çok çalışıyordu, çok seviyordu ben bile inanamıyordum ilerleyişine .)
Bir diğeri de çalışmak zor gelince bıraktı dayanamayıp.
Yani işte kısacası olur neden olmasın diyeceğim ben, evet.

jeanluc`a danisin sozlukten. kendisi istanbul devlet opera ve balesi kadrosunda keman calmaktadir.

Ben de Archive'dan Organ Song'u dinledikten sonra müthiş etkilenip gaza gelerek, daha önce eline hiçbir enstrüman almamış bir insan olarak 25 yaşında başlayıp 26'da zaman ayıramadığım için bıraktım. O arada da, gerçekten ilerleme kaydettim. çalamazsınız diye bir şey yok.

Kadıköy-Bahariye'de Erguvan Sanat Merkezi var, orada da bir Şule Hoca vardı. Süper pozitif ve destekleyici bir insandı. Sanırım hala orada, tavsiye edebilirim.

Ayrıca bir arkadaşım, o da 25 civarı, Üsküdar Musiki Cemiyetinde kursa başladı ve şu an epey epey ilerletmiş işi. Ki kendisi de müzikle alakası olmayan bir insandı.

(bkz: la donna è mobile) - rigoletto operasi'ndan

kardeş eywallah ellerin dert görmesin

(bkz: #3363296) demis bir arkadas.

nezledeki agir koku bakterinin kokusundan olur o aslinda, ama diger dedigin durum mukozanin kokusu olsa gerek, burun ici cok sulandigi icin kokusu daha cok yayiliyordur.

zeitgeist the movie falan degil di mi?

@la traviata: neden olmasın.. ama neden değil di mi dedin onu anlamadım

google videos vs. dediginde o oldugunu hemen anladim aslinda ama "the movie" bolumu ingilizce oldugundan acaba dedim..

ama simdi dusunuyorum da kesin odur. sozlukte zirveleri falan bile yapildi bunun. hatta facebook ta cok genis kapsamli bir sitesi de varmis. iste boyle.. iyi seyirler.

wares-bb.org

www.rapidzearch.com
ineedfile.com

www.depodepo.fr

bu sitede ise tek link filmleri bulabilirsin:
oneclickmoviez.com

www.rapidshare1.com

www.rapidlibrary.com

katz.cd

sharebus.com
divxlerim.com

ikiside candır.

sharebusta olmayan yeni filmler hangileriymiş...?screener falan mı arıyorsun ...ki onlarda var aslında ama...


www.projectw.org

(bkz: choose your own adventure) ?

(bkz: macera tuneli)

(git: 41013)

son verdigim linkte satisi yapiliyor, isim listesi ile birlikte.

abi kaç gündür ben sorayım şunu diyordum, duyuruyu açtığımda unutuyordum. sağol yahu :)

dosya indirmek değil de onu dağıtmak suç. yani torrent'le indirirken bi yandan upload da yaptığı için öyle bişey olabiliyor.

Yasal olarak fikri mülkiyet kapsamında korunan herhangi bir ürünü herhangi bir yerden indirmek suçtur, bu rapidshare ya da torrent farketmez.
ama evine posta ile uyarı gelene kadar indirmeye devam :)

adam gibi ssl destekleyen tracker kullanın. sizle uğraşma ihtimalleri azalır public trackerlardan o kadar dosya çeken adam varken. bir de bu son mektup yollama olayında kaynak olarak limewire ve emule kullananlar hedef alınmış onu da belirteyim.

@elxa

uyari oncelikle.

bu nereden çıktı ya, benim bildiğim posta mosta yok henüz ? yasal olarak paketleri izleyebilmeleri lazım sizin ne indirdiğinizi görmeleri için

montreal ssl destekleyen tracker tam olarak ne demek?

@thefirstfbli: forum.divxplanet.com adresinde Müyap'ın uyarı yolladığı kişileri görebilirsin. Oldukça çok kişiye yollanmış.

@gunetapar: Private trackerların bir kısmı ssl destekliyor(yani site iletişiminiz şifreleniyor), siteyle ve trackerla olan iletişimizin izlenmesi zor hale geliyor. bu tür sitelere sct, waffles.fm, ftn, bitmetv örnek olarak verilebilir.

1984 için çok iyi konuşmuştu bir arkadaşım aynı şekilde bende alıp okumayı düşünüyordum. olasılıksız okudum geçenlerde bitti güzeldi öneririm.

shakespeare soneler'e bayilirsiniz o vakit.

1984 güzel ve okunması gereken bir kitaptır.

1984 candır, okunur o, içeriği söylenmez; ''vay anasını, hakket bu gün de böyle.'' dedirtir.

baudolino da candır.

sabahattin ali'nin her kitabı pek iyidir.

olasılıksız'ın güzel olduğumdan şüphem yok ama öyle çok piyasa olmuş kitapları okumama gibi bir rezil huyum vardır. hele bir çok satanlardan düşsün de o vakit alıp okurum belki.

''geçmişte ne biçim hukuksuzluk olmuş?'' diyorsanız uğur mumcu'nun suçlular ve güçlüler isimli kitabını okuyunuz.

nedense iskambil kağıtlarının esrarı geldi aklıma. değişik bi deneyim olabilir. masal gibi. ama değil :)

en son yine bir tavsiye üzerine düzlemler ülkesi diye bir kitap almıştım. nedense ilk bi'kaç sayfasını okuduktan sonra içim ısınmadı. öylecene bir köşeye bıraktım, erteledim daha doğrusu. o değer mi ki okumaya?

aslında almışken şiir antolojisi alabilirsiniz, hem farklı şairler olduğu için de sıkmaz.

tavsiyeler için teşekkürler, hepsi değerlendirilecektir.

şimdi bizim anlamadığımız bir şey var: her şey yerinde ve zamanında yapılmalı. hasta ziyaretinde klasikler, shakespeare, felsefe vs. okunmaz. allah aşkına uçmayın. şiir hele hiç okunmaz. basit, hafif şeyler okunur. kolunun altına aristoteles'in kategorileri'ni sıkıştırıp hasta ziyaretine gidilir mi? yapmayın, etmeyin. uykusuz falan okuyun. yapmayın.milton falan, oy oy...

kişisel gelişim kitaplarından nefret eden biri daha, ne güzel yalnız değilmişim :)

başka zaman kütüphaneleri incecik bir kitap ama ben çok begenmiştim. istiklal kitabevi'nden çıktıgı için orada yarı fiyatına bulabilirsiniz.

akıcı bir kitapsa aradıgınız; travanian'ın shibumi, amin maalouf'un semerkand, elif şafak'ın araf, sabahaddin ali'nin kürk mantolu madonna, polisiyeden hoşlanıyorsanız ahmet ümit'in beyoğlu rapsodisi veya son kitabı bab-ı esrar olabilir. bab-ı esrar'ı henüz okumadım ama diğerleri için (eğer daha önceden okumadıysanız) son derece akıcı, sıkılmadan okunabilecek kitaplar oldugunu söyleyebilirim.

şimdiden keyifli okumalar.

momo diyorum ben.büyüklere masal.içerde var bir bak istersen yorumlara falan.o boş zaman için zamanla ilgili kitap.bence cuk oturur.illede şiir dersen bence yılmaz odabaşıyı dene.

1984'ü okumadıysanız okuyun zaten mutlaka. Ama bir haftalık kitap değildir, en fazla bir hadi bilemedin iki günde biter.

Salinger okuyabilirsiniz, The catcher in the rye olabilir, ya da Glass ailesine düşecekseniz, Yükseltin Tavan kirişini Ustalar ile başlamanızı tavsiye ederim, oradan Dokuz Öykü'ye geçmek icap eder.

Klasikte rus, hatta özellikle Dostoyevski tavsiye ederim ama bir haftada okuyamayabilirsiniz. Budala ile başlayabilirsiniz. İlk Dostoyevski deneyiminiz olacaksa Suç ve Ceza ile falan başlamak akıl karı olmayabilir.

Hikaye okumak isterseniz Roald Dahl olur, eğlenirsiniz hem. Okumadıysanız Sait Faik okuyabilirsiniz. Baudolino demiş bir arkadaş, Eco'nun diğer kitaplarını okuyabilirsiniz, misal Gülün Adı, zorlamaz yani sizi bunlar. Rahat rahat okunur.

Şiir içinse ben Türk şairlerini tercih ederim aslında, çünkü Türkçe şiir yazmaya çok müsait bir dil. Cemal Süreya tavsiye ederim mesela, nispeten yenilerden okuyacaksanız Murathan Mungan iyidir, Yaz Geçer'le falan başlayabilirsiniz.

Ha bir de kişisel gelişim kitabı nedir yahu. Kitabın bize söyledikleriyle gelişeceksek vay halimize.

(bkz: photoshop)

PhotoFiltre

www.photofiltre-studio.com

paint.net

www.getpaint.net adresinden ulasilabilir.

paint shop pro.

windows 7'deki "paint" daha gelişmiş bir şeymiş. Hatta burada sormuşlardı, tek bulunur mu diye...

Ama photoshop taraflarında bir şeyler aramaktaysanız; Gimp...

corel painter.. evimde olmayan hatta dükkanda bile bulamayacağınız fırça ve boyaları kullanma imkanı sunuyor.

artrage

ha bir de kaymagi olsun, size baska bir sey daha oneriyim.

www.pianofiles.com

uye oluyorsunuz. uye olduktan sonra istediginiz piyano notasini aliyorsunuz. tek farki, sitede degil notalar, sahiplerinin nicklerini goruyorsunuz, onlara rica ediyorsunuz mailliyorlar falan.

edit: rica ederiz. tik koyun madem.

çok teşekkürler ziyadesiyle bahtiyarım.

facebook yöneticileriyle iletişime geçin. hiç olmadı guru'ya mesaj atın. facebook'ta çalışıyor.

yargi surecine girecegini belirten bir mesaj.

"fotografimin kullanimina uyarima ragmen devam etmekte oldugunuzu gordum. bu sebeple su ayin su tarihi su mahkemeden tarafiniza dava acilmakta"

(daha da suslenebilir)

tarzi bir sey.. denemekte fayda var.

la traviata, bunu yapmadigim halde yapmis gibi gostermek de suc olmaz mi? bilmedigimden soruyorum. guru'ya mesaj atma fikri aklimdan gecti de, ilgilenir mi bilemiyorum onda seyin icinde. guru orda misin?

"acilacaktir" diye bitirin o halde.

yerse, ne âla. yemezse de, acarsiniz gercekten, yalan olmaz.

beni turk adaletine emanet ediniz..

(ne kadar garip insan var hayatta. baskasinin fotografini kullanmak da nesi yahu, o fotoyu da merak ettik simdi [halk adina konusmak] )

gurunun ilgileneceğini zannetmiyorum. kişiyi facebook yöneticilerine şikayet edin onlar kesin silerler.

guzel olur. oyun update'i farkli ve dediginin olacagini sanmiyorum, donanim satabilme davalarindan dolayi.

anlasilan cok fikir gelmeyecek. yine de 1 hafta falan bekleyecegim ve burda toplanan tum sorunlari ingilizce bir metin haline getirip sonra tekrar yeni bir duyuru olarak yayinlayacagim. kimse yollamazsa da ben fake mailler ile bin kere yollarim.

yollamazsam bende neyim. bi öneride benden menülerde türkçe olsun. yazdığınız metinleri forumlara falanda koyalım gerçekten yararlı bir proje olabilir.

aynı sorundan ben de muzdaribim hatta sinirliyim, ancak ağustos ayında böyle bir kampanya başlatılmıştı hatta www.sonybizepsnyap.blogspot.com sony Tr de psn açmayı düşünmüyoruz diye cevap gelmişti. Hatta yazılan bir mailin örneğini de psn turkey diye aratırsan bulursun. Ama iplemiyor sony bizi

hic merak etmeyin. hazir subata kadar bosken, ben baya bir kafalarini sisirmeyi dusunuyorum.

sagolun bilgilendirme icin, ben olayi daha da genisletip bir sekilde en azindan bazilarini kabul ettirmeyi umuyorum.

bu istediklerinizin olması için önce sony'e para kazandırmanız gerekli, yani onun tanesi 80 ytl olan oyunlarından almalısınız, iso dosyalarını değil :). Eğer o burdaki oyun satışlarındaki ivmelenmeyi görürse o zaman Türkiye onun ilgi alanına girer.

@edip, ps3'te zaten mecbursun orjinal oyun almaya. gerci dogubanktan, tahtakaleden aliyoruz daha ucuz diye ama, yurt disi fiyatiyla ayni diye. burda essek yuku kadar sokmasalar biz de isteriz tabi burdan almayi.

edip,

ps3 kullanicisi olarak iso'larla zaten isimiz yok.
ama tabii sen psp leri de kastetmissin o bakimdan hak veriyorum.

yine de tum soylediklerin , sony'nin tamamen turk piyasasini yok saymasi icin yeterli olamaz. biz de kullaniciyiz, biz de sony garantili aldik.

Doğru ben psp için söyledim ama ps1 ve ps2de de bayağı zarara uğramıştır sony onu da göz önüne almak gerek. Bir de Vestel artık sony'nin Lcdlerini üretiyor, ona da bir mail atın, "türkiye, Türkiye'nin teknoloji bilmemnesiyim" diyordu o da bir el atar belki.

tabii ki okul numarasından :)

isminin yanına 'istanbul üniversitesi' yaz, gugılda arat. hazırlık sınavına girdiyse bulabilirsin.

bende boyle bir durum olsa,

1- adi ve soyadi ila facebook'ta aratip bulup sonra hangi gruplara uye oldugundan veya fotolarindan anlasilabilir mi acaba diye dusunur arardim
2- sonra yonja'da bir bakardim, kucuk bir ihtimal
3- google'Da parantez icinde isim ve soyad aratip bolumuyle alakali bir seyler bulmaya calisirdim.
4- bunlar olmazsa, okulda onunla konusan insanlardan birilerini gozlemler, o kisiye sorardim "bu kiz/erkek hangi bolumde" diye

5- aslen, sakincasi yoksa, ilk olarak kendisine sorardim, ama tahminen bunu engelleyen durumunuz var.

(bkz: google ipuçları/@alkolik imam)

şimdi final haftası, 1-2 haftaya kadar sınav sonuçları panolara asılır, üşenmezseniz gidip listelerde ismini arayın derim.

kesinlikle sınav sonucu ve panolar. biraz zaman harcarsın ama kesine yakın bir sonuç. ben de aynı yöntemle bulmuştum birisini, aklıma geldi bak şimdi, yıllar öncesine gittim.

merhaba.
turkiye'yi secmemeliydiniz (en azindan bu donemde bu boyle)
amerika, ingiltere gibi bir ulke sececeksiniz.

yeni uyelik alin. yeni uyelik aldiktan sonra eski uyeliginizi aktif hale getirip eski uyeliginizle aktifken ucgen tusuyla delete user profile gibi bir secenek cikiyor oyle silebilirsiniz. tek bir uyelik varken, uyelik silinemiyor. daha dun bir suru forumda bunlari arastirmistim.

edit: nicke bakmadan cevap vermisim tanidigim birinin sorusuna. kusura bakma kardis : )

tek çözümü maalesef yeni üyelik. ve kayıt olduğunuz psn kullanıcı adını alamazsınız bir daha, yeni bir isim bulmak zorundasınız. ps3ü sıfırlamak gibi bir şeyin faydası olmaz. ama ps3 profilinden bahsediyorsanız o ayrı, önceki arkadaş anlatmış onu zaten.. ama profillerle psn id'leri birbirine bağlı değil, o yüzden profili silmenin hiç bir faydası olmaz.

ayrıca bir tavsiye, united states olarak kayıt olun, avrupa store'undaki seçeneklerin 2 katı ürün var..

karsi ataga gecin, siz de isteyin.

-sharon abla, kalemin benim olabilir mi?
-olabilir ama kalemkutun da benim olur.
-eööö, neyse..

hayır demeyi bilin, eğer hayır diyemiyorsanız sakın ola lise düzeyinde öğrencilere ders vermeyin, aman ha.
(bkz: hayir demeyi bilmek)
ailesi ile iletişime geçin bir de.

şöyle de olabilir. sizden bir şey istediğinde ona şart koşun. şu soruyu bilirsen istediğini sana verebilirim gibi. bilemeyeceği zorlukta sorular hem kafasını meşgul eder hem de bir süre sonra yorulup istemekten bıkar. ilk başlarda yanlış üslup seçtiğinizden ötürü bir anda hayır demek çocuğun sizin hakkınızdaki düşüncelerine blok çekebilir, onca emek boşa gider. ayrıca 8 yaşındaki çocuk için 70 iq az mı çok mu bilemedim. övülmeyi beklemek de zekası hakkında bir yargıya ulaştırmadı beni.

istediği şeylerin size gerekli olacağını ve kardeşimizin istediği nesne eğer sizde olmazsa/bulunmazsa sizin X işini (x ten kasıt: o nesneyle yapılan iş, oluş veya hal)yapamayacağınızı belirtirseniz sanırım anlar.

la traviata'nın söylediği çok doğru. Benim annem emekli anasınıfı öğretmeni ve öğrencileri için aynı şeyi uyguluyordu. Kendiniz için yapılmasından hoşlanmadığınız bir davranışı başkasına yapmayın derdi. İşte empati böyle bir şey...

daha 8 yaşındaki birine söz geçiremiyorsanız ,birde bunların lise versiyonu vardır ki dikkat.Hayır diyin efendim ve ayrıca la traviata çok güzel söylemiş onu uygulayın.

mülkiyet hırsızlıktır deyin :)

yahu kızın iq'su 70 demiş daha ne olsun? o yaşa göre düşük bir değer.

la traviata'nın metodu normal iq'dakilerde bile işe yarayacağı garanti değil. bu öğrencinizde de yarayacağından şüpheliyim.

bildiğim kadarıyla bu gibi durumlarda karşındakine normal iq'daymış gibi davranmak en doğrusu. o zaman karşıdaki de kendini normal bir birey gibi hissetmeye başlayabilir.

70 iq o kadar düşük ki, 68 olsa zihinsel engelliler okulunda okuması gerekecekti...
"hayır demeyi bilmek" olayı değil biraz, hayırı nasıl diyeceğini bilmek.

bence tehdit edin, annesine söylemesi ihtimaline karşı bir tehdit daha edin. çocuk deli olsun, bişey de söyleyemesin kimseye. kimse bakmazken çok kötü davranın, başkaları varken melek gibi olun. ben öğretmen olsam bunu kesin bi çocuğa yapardım.